grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

BİR TOPLUM BÖYLE ÇÜRÜR.

Daha ne olsun ki; dezenformasyonun alıcısı bol olunca! Bu anlayış, cehalet üzerinden beslenecektir.

Gündem Yayın: 10 Ocak 2024 - Çarşamba - Güncelleme: 10.01.2024 21:43:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

BİR TOPLUM BÖYLE ÇÜRÜR.

Daha ne olsun ki; dezenformasyonun alıcısı bol olunca! Bu anlayış, cehalet üzerinden beslenecektir.

Maile TV karşısına oturup kavgalı, şiddet, cinayet, kadını aşağılayan, cinsel içerikli yüzlerce diziler izlettiler. İzletmeye de devam ediyorlar. Kurulan ayarsız senaryolarla kadın tenini pazarlayanları, yengesiyle yatanları, geliniyle kaçanı, komşusuyla fındık kırıp çocuk doğuranları millete seyrettirirken hiç ahlak aramadılar! Toplum zaten müsait… Onlar, bu film ve diziler toplum sosyolojisini bozuyor demediler. Tarikat gerçeklerini, kadın üzerinden döndürülen entrikaları açığa vuran bir dizi dört tarikat ve cemaat ve de sapığın isteği üzerine ‘Kızıl Goncalar’ dizisi yayından kaldırıldı. Tarikatlar ahlaklıysa! Dürüstse; gerçekleri anlatan bu diziden neden rahatsız oldular? Bunlara; ‘sizler ne ayarsınız’ desem! Bu lafın onlara dair boş olduğunu biliyorum. Peki, sizlerin arkasına düşen kalabalığın adını ne koymalı? Esas olan bu kalabalığın adını koyabilmek ve bu kalabalıktan korunabilmektir.

Artık; hiç şaşırmıyorum bunca rezili rüsva hale…

Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le, kendi milletinin kimliğiyle, kendi ordusuyla ve kendi milli çıkarlarıyla mücadele eden bir iktidarla ilk kez karşı karşıya gelmiştir… Bu süreç tam tamına 21 yılı doldurdu.

‘Yazık değil mi lan bu millete?

Hayır! Başımıza bu adamları seçip, seçip getiren işte bu millet…

Eveeeet! Bizde sanki bu millet, başka bir millet gibiymiş gibi düşünüyoruz… Asıl salaklığımız orda zaten! Evet lan… İşte bu millet… O millet’… Ferhan Şensoy

Siyasilere bakıyorum. Ürettikleri politikalara bakıyorum. Onları tepeye taşıyanlara bakıyorum. Kimi eleştirmem gerektiğinde tenakuza düşüyorum.

Cehalet kendi ürettiği tanrılara tapmaya devam edecektir. Geçmişte de böyleydi. Bugünde böyle. Gelecekte de böyle olacaktır. Bedavaya alıştırılmış, çıkarcı, adamsendeci bir topluma düşünmeyi öğretmediler. Bunun içindir ki; suçlu kendisi değil. Cehaletin verdiği cesaret. Durum böyle olunca tepedeki daha aymaz, daha fütursuz olunca, aşağıdaki de her olumsuzluğa şükretmeye devam edecektir.

Basit bir örnek… İşçi, Bağ Kur emeklisi diyor ki; ‘emekli maaşlarında adalet yok. Neden memur emeklileri kadar maaş alamıyoruz. Eşitlensin’ istiyorlar. Yaşamak için ideal olan rakam neyse o elbette verilsin. Ancak işçi emeklisi çalıştığı süre içinde emekli keseneğine aylık %2 pay öderken, memur aylık maaşından emekli keseneği için %22 pay ödüyor. Ama adam istiyor. ‘O’da emekli, bende emekliyim’… Derken, emekli milletvekilinden farkım ne diyemiyor! ‘Benim memur emeklilerden farkım ne diyor’? Peki, memurun maaşından kesilen %22’lik pay ne olmalı? Buna kafa yormuyor. Çünkü düşünmeye alıştırılmamış bir adam konuşursa böyle konuşur. Bu konu haber kanallarında spikerlerce de aynen böyle aktarılıyor. Düşününki bu beyinler topluma akıl veriyor. Bir başka örnek OYAK, TSK içinde kurulmuş sandık. Buraya üye olan askerlerin maaşlarından her ay %10 kesinti yapılır.  Buna da sahip çıkıyorlar. Zannediyor ki OYAK’ı devlet destekliyor! Oysa OYAK devletin iflas eden kurumlarına can suyu oluyor. Bununda farkında değil. Ve  ‘Bize neden faydası yok’ diyebilecek kadar düşünemiyor.

Ne iktidar, ne muhalefet. İçeride ve dışarıda üretilemeyen politika… Ekonomi. Eğitim, Sağlık ideolojik sapkınlık hâkim kılınmış.

Bizi biz yapan seçimlerimiz… Seçiyoruz. Seçtiklerimiz bizi aşağılıyor, hakaret ediyor. Adına dokunulmazlık diyorlar. Anayasal hakkı için sokağa çıkanlar ya polisten, ya jandarmadan dayak yiyor. Hangi demokraside böyle davranış var?

Hırsızlığı, talanı, rüşveti, yolsuzluğu adaletsizliği besleyen bu milletin ta kendisidir. Vatan hainliğini meşru kılan. Hainlere kahraman gözüyle bakan yine bu milletin ta kendisidir. Sonra, uygulamacılara kahvehane masalarında avurdunu şişire, şişire ana avrat söven yine bu millettir.

Seçilmek için kılıktan kılığa giren. İnanılmaz yalanlarla binlerce taklalar atan, el ayak öpen, seçildikten sonra kendini seçenlere değil, sermayeye, çıkar odaklı merkezlere, mafyaya hizmet edip, işi kılıfına uyduran, iki yılda en üst dereceden emekli olup ölünceye kadar yedi sülalesine ikbal verilen sade vatandaşı karşısında el pençe durduran kimlikleri ‘vekil’ diye seçen kim?

Eğer hiçbir şey okumazsan, düşünemezsin. Sana ne söylenirse ona inanırsın. Hep başkasının sana sunduğu hayatı yaşarsın, başkalarının doğrularıyla yanlışta olsa yaşamak zorunda kalırsın. Seni herkes kandırır. Buna akıl dersin. Ama sen bunların hiçbirisini fark etmezsin bile...

Ülkenin siyasal hayatında yolsuzluklar seçimleri neden etkilemiyor?

Bu ülke tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş kendi atmosferinde onlarca rezili rüsvalık-la-r-a aldırış etmeden, aynı kişileri tekrar baş tacı etmiş.

Seçimler hiç etkilemediği gibi, rezillerin yüzleri kızarmamıştır. Bunun içindir ki kendi atmosferinde tek, tek sindirmiştir. Bu anlayışta yaşayan, midesi geniş çok az millet vardır. Çünkü para her şeyi yapar diyenlerin saltanatı kuruldu. Para için her şeyi yapanlar, artık en kısa ve en kolay yönden servet sahibi olmanın peşine düştüler.

Bir iktidar düşünün ki, yaptığı siyasi icraatlarından kendisinin dışındaki her siyaseti ve her kurumu sorumlu tutsun. Beceriksizliğini, basiretsizliğini ve yetersizliğini bir yerlere ihale etsin. İlginç ama gerçektir ki, Türkiye'de gücü ve her türlü yetkiyi elinde tutan iktidar bu imkânlardan yoksun olan muhalefeti ve devlet organlarını icraatsız lığından sorumlu tutmaktadır. Bütün bunlar, kamuoyu nezdinde ‘acizliğim mağduriyetimden kaynaklanıyor’ intibaını yaratmaya yöneliktir.

Devlet anayasadan güç almaz ise, siyasetçinin hizmetkârı olur.

Bugün 22 yılda yaratılan dünya ile yarı aç yarı çıplak. Cehaletin diz boyu olduğu, gerçeğini yaşıyorsak, tüm sonuçlar kendisinden mi, etrafındakilerden mi kaynaklanıyor. Bu cehaletin yarattığı sistemin geleceği de ayaklar altına kaldı… İyi biliniz ki; bir çocuk uyuyorsa büyüyordur. Bir millet uyuyorsa ölüyordur…

‘Herkes biliyor geminin su aldığını. Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini ve herkes biliyor, zarların hileli olduğunu’. Leonard Cohen

Türkiye'nin milli hedef ve çıkarlarına yoğunlaşmasının engellenmesi için TSK, tartışmaların odağına çekildi. Sanal darbe paranoyalarıyla ordu yıpratıldı… İktidar bu paranoyayı sürekli canlı tutarken, muhalefet kılını kıpırdatmadı. AKP bu durumu oya çevirdi! Durumdan vazife çıkarmak ile durumdan oy devşirmek aynı şeydir. Davulla zurna ile darbe olmayacağını ve olmadığını da herkes bilmelidir. Ama iktidar ortağı paralel yapı, devleti paylaşmaya gelince ayağa kalktı. Bu fırsat ayaklarına gelmişti. Başkanlık rejimi, 3 milyon mühürsüz oy ile referandum onaylandı. Düşünmeye alışmamış halk sadece izledi. Hani bu ordu kendi milletinin ordusuydu?

AKP’nin Seçmen profili. ‘Kömür yardımı alıyorum. Engelli maaşı alıyorum. Yeşil kartım var.  Otobüse bedava biniyorum. Çocuklarıma öğrenim yardımı alıyorum. Erzak yardımı alıyorum’…  Üretmeyen, tüketen bu beslemeler kimin parasını alıyor, kimin alın terini yiyor? Neden üretmiyor? Neden üretim içinde değiller? Bu beslemeleri milletin parasıyla kendilerine kurşun asker yapanlar, besleyenler, diğerlerine sefaleti yaşatıyor. Soran yok. Bu para AKP’nin kesesinden değil, devletin kasasından çıkıyor. Devletin parası yoktur. Bu para milletin parasıdır. Bu beslemelerin harcadığı, osura, osura yan gelip yatarak yedikleri bu paralar, bu milletin parasıdır. Kendilerini dilenci değil, bu haksız beslenmeyi hak zannedenlerin AKP’yi devlet zannetmeleri doğaldır.

Bu memleketin başına ne geldiyse, kendi çıkarlarını milli çıkar diye yutturanların ve sahteliği yutan hainlerin yüzünden olmuştur.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.