grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

KARANLIKTAN AYDINLIĞA. ZULUM VE İŞKENCEDEN ÖZGÜRLÜĞE…

Millet olmanın, Bağımsız devlet olmanın zaferidir 30 Ağustos…

Gündem Yayın: 30 Ağustos 2023 - Çarşamba - Güncelleme: 30.08.2023 00:54:00
Editör -
Okuma Süresi: 11 dk.
Google News

KARANLIKTAN AYDINLIĞA. ZULUM VE İŞKENCEDEN ÖZGÜRLÜĞE…

Millet olmanın, Bağımsız devlet olmanın zaferidir 30 Ağustos…

Bu bayram kimlerindir? Kimlerin değildir!

‘Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin mayası sendedir. Her zaferin en büyük payı senindir. Kanaatinle, imanınla, itaatinle hiçbir korkunun yıldıramadığı demir gibi pek kalbinle düşmanı nihayet alt eden büyük gayretin için minnet ve şükranımı söylemeyi nefsime en aziz bir borç bilirim’. Diyen, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Ordusuna armağan ettiği, bu büyük bayram.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 101 yıl önce söylediği o güzel sözleri ve bunların Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine layık gördükleri sözler. Şehit askerlerin adı ‘kelle’… Gaziler ‘utanmaz’… O kadar ileri gittiler ki; ‘Askerlik yan gelip yatma yeri değildir’ sözleri, ‘askerler ölmek için para alıyorlar’ çığırtkanlığına dönüştü. Küfürler hakaretler Vatan kurmuş ordu üzerine yağdırıldı.  80 yıl sonra, İmamların ayaklanması baha ne oldu ve  askeri okullar, hastaneler kapatıldı.  Orduya dışarıdan ağırlıklı olarak ‘İmam hatipliler’ alındı. Osmanlının, Alman, İngiliz, Fransız subay ve General tutkusu, bunlarda Suriyeli, Afganlıların Türk ordusu komuta heyetine Subay olarak alınması iddiaları…

Ordu 22 yılda yavaş, yavaş kabuk değiştirdi İslamcı anlayış çerçevesinde parti ordusu haline dönüştü. Türk Ordusu ‘Siyasal İslamcının’ iki dudağı arasında yeniden şekillenmeye başladı… Şimdi; Hilafet ordusu şekillenmeye başladı. bu ülkede partinin bir ordusu. Ordunun bir partisi var.. Karşı çıkanlar bir, bir ordudan tasfiye edildiler… Salya sümük ağlayanlar hariç!

Bu şanlı zafer Türk Ordusunun ve bu orduya hediye edilmiş bir bayramdır. 

Eski bir asker olarak açıkça söyleyeyim ki; bu bayram kahraman Türk Ordusunun bu topraklara şan ve şeref kazandırdığını milletin ordusuna evlatlarına kahramanlık Türküleri, hasret ağıtları yazdırıp söyletmiş. Babaların, Anaların, bacıların, sevgililerin bayramıdır. Bir Üniformalı din baronunun keyfiyeti, siyasal İslamcının anlayacağı ‘zafer’ değildir.

Bu bayram, bizimdir diyenlerin. Bu bayram demokrasiye inananların, bağımsızlığına düşkün olanların bayramıdır.

Bu bayram; “Şu kışlanın kapısına, nail oldum yapısına”… Diyen; sevgilinin… “İbibikler öter ötmez ordayım”… Diyen; yavuklunun… “Eledim, eledim höllük eledim, aynalı beşikte bebek beledim. Büyüttüm asker eyledim”… Diyen; ananın… “Ağlayanım anam bacım, elin kızı yas mı tutar”… Diyen; yiğitlerin bayramıdır.

Bu bayram; “Yemen yolu çukurdandır. Karavana bakırdandır. Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir”… Diyerek can veren yüreklerindir. “Şu Yemende can verenler, biri Mehmet, bir Memiş”… Diyen; kardeş gibi koyun koyuna kefensiz yatanlarındır.

Bu bayram yürekli Türk kadınlarının, anaların, babaların bayramıdır.

Eline tırpanı, dirgeni alan. Elinde kalan tek yün çorabı Mehmetçiğin ayağına giydiren, Mehmetçiğin boynuna sarılıp oğlum gibi kokuyorsun diyen babaların, Ölen öküzün yerine kendisini kağnıya koşan Elif’in, sırtında cepheye mermi taşıyan Kara Fatma’nın, Gördesli Makbule’nin daha nice anaların, bacılarındır…

“Hey on beşli, on beşli, on beşliler gidiyor kızların gözleri yaşlı”… Ağıtlarla cepheye gidip dönmeyen bıyığı terlememiş yiğit çocukların bayramıdır… Çanakkale’yi geçilmez yapanların, 300 kiloluk top mermisini omuzlayan kara yiğitlerin “Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır”… Şuuruna hâkim, ‘size ölmeyi emrediyorum’ diyen, başkomutanın emrini gözünü kırpmadan canını ortaya koyan, vatan kutsiyetine hâkim, aslanların bayram yaptığı aydır. Bunun içindir ki bu kutlu bayram ‘Türk Ordusunun Bayramıdır’…

“Ne çok haini varmış bu ülkenin! Hem de kendi elleriyle toprağında büyütüp, suyunu verip ekmeğiyle beslediği! Yüksek mevkilere getirip kendi elleriyle yerleştirdiği… Ne çok haini varmış”! İlhan Selçuk.

30 Ağustos Zafer bayramı, ‘Kurtuluş Savaşçısı’ Mustafa Kemal Atatürk’ü kendisine rehber edinmeyenlerin. Türk siyasetinin en şaibeli kimliklerini yıldızlaştıranların, darbecilerin bayramı olamaz.

Şan ve Şerefle dolu 30 Ağustos Zafer bayramı; şeriatçının, derviş Mehmetlerin, İskilipli Atıfların, Şeyh Said’lerin, Tarikat ve Cemaatlerin. Keşke Yunan kazansaydı diyen feslilerin, Fransız övücüsünün,  Siyonizmin kurucusu ve İsrail'in fikir babası Theodor Herzl'in mezarı başında dikilen, boynunda İsrail madalyası taşıyan, Anıtkabirde ‘sap’ gibi dikilmem diyenlerin, Amerikalı askerlere dualar edip, şehit Mehmetçiğe kelle diyenlerin, Sevr’i alkışlayıp, Lozan’a karşı çıkanların bayramı değildir.

Hilafeti özleyenlerin, 6ncı filoya secde edenlerin. ‘Laiklik Anayasadan çıkartılsın’ diyenlerin, Amerika’nın paçalarına sarılmışların, Sam amcalarının koynuna girenlerin, Türk askerinin kafasına çuval geçiren generalin taktığı madalya ile dolaşan, boynunda postal bağı iziyle FETÖ’ye teslim olmuş üzerinde kişiye özel üniformalı emekli bir generalin bayramı hiç değildir.

Bu bayram; andımızı, milli bayramlarımızı yasaklayan, tabelalardan ‘TC’ harflerini silenlerin, çadır mahkemesi kuranların bayramı değildir…

Bu bayram; Türk ordusunun okullarını, hastanelerini kapatan, içini tarumar edip kışlalarını arsa olarak değerlendirip peşkeş çeken, bu talana sırtını dönen, komisyon peşinde koşan, Türk ordusunun dağılmasına göz yuman komutan sıfatıyla dolaşan üniformalıların bayramı hiç değildir. Onlar asker görünümlü siyasilerin rol arkadaşlarıdır.

Kışla nizamiyelerine çöp kamyonlarını yığan, Türk Ordusunu ahlaksızca, hayâsızca, aşağılama düşüncesinde olan bok böceklerinin, FETÖ uşakların, Saros piçlerinin, Ofer zinalarının bayramı değildir.

Mustafa Kemal Atatürk’ü heykel,  fotoğraf ve resimlerden ibaret olduğunu zannedenlerin, Fikir ve ideallerini yenmek için, yüz yıldır uğraşanların. Bir kiliseye zangoç olamayacak kadar zavallı, abdesthane ibriği kılıklı adamların, fikir sahibi sıfatıyla Ayasofya minberinden elinde kılıçla Mustafa Kemal Atatürk’e ‘Lanet’ okuyan hainler ve bu hainleri dinleyenlerinde bayramı değildir.

‘Atatürk dinsizlik ve ahlaksızlık getirdi’… Diyen yosmaların bayramı olamaz. ‘Türkçe öldü’ diyen,  İmam hatip okullarında ‘Türkçe konuşmayı’ yasaklayan,  Arapça için; ‘yaşayan dil’ diyen Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz’ların bayramı değildir. Atatürk'ün kurduğu laik Cumhuriyeti, ‘siyaset-tarikat’ ortaklığıyla bir tür din devletine dönüştürme mücadelesi verenlerin bayramı hiç değildir.

Millete miras yoluyla bıraktığı ‘Atatürk Orman Çiftliğini’ yağmalayanların, adını ‘Beştepe Ormanı’ diye değiştirenlerin bayramı olamaz. Atatürk ismini, okullardan, meydanlardan, sanat merkezlerinden, caddelerden silip, yerine Arap isimleri dolduran, bu isimleri sessizce izleyen rezillerin. Ülkeyi Ortadoğu çöplüğüne çevirenlerin bayramı asla değildir. Türk askerlerini arkadan vuran, İngilizlerle işbirliği yapıp Mehmetçiği girüzi çukurlarında yakan Arap’ları kardeş diye yutturan, savaş artıklarını vatana masum insanlar diye doldurup bu milletin ekmeğini, yaşamını bölenlerin bu bayramla yakından uzaktan alakası olamaz.

Bu bayram; Devletin uçaklarını kendi şirketine sigortalatan, ‘Dünya’nın en pahalı arazisinde oturuyoruz, bu araziye göz dikenler var’… Diyen İç işleri bakanının, bu ülkenin kıyılarını ve ormanlarını yağmalayıp kendine peşkeş çeken, milletin malına çöken,  Kültür ve Turizm bakanının da bayramı olamaz. Kendi şirketine dezenfektan satan yağmacı düşüncenin patronu olanların değildir. Bu bayram bu topraklara arazi, rant ve yağma gözü ile değil, vatan diye bakanların bayramıdır.

UNESCO 1963 yılı Genel Kurul kararında Mustafa Kemal Atatürk için; “Bütün insanlık içinde gerçek bir onur simgesi”…  Notunu düşüyor.

Kimileri, özelleştirme palavrasıyla ülkenin en kritik kurumlarını yabancılara satmışken, Türkiye’nin bağımsızlığı AKP'nin umurunda olabilir mi? Umurunda olan iktidar ülkeyi müstemleke devlet haline getirmez. Çok cami yapmakla kendilerini Müslüman, her yere bayrak dikmekle milliyetçi olmak mümkün değildir. Söz konusu başımıza yeniden bir hanedan musallat etmekse, silin vatan, millet meselesini. Ortadan kaldırın Türkiye’yi. Diyenler.

Bir ülke kendi hukukuna sahip çıkarsa bağımsızlığını korur... Türkiye, ABD ya da başka bir ülkenin ‘yaptırım’ gibi tehdit içeren emperyalist dayatmalarına misliyle karşılık veremezse ‘çadır devleti’ olur! Bugün daha vahimini yaşıyor bu ülke. Herkes iyi bilsin ki; bir iktidarın varlığı ülkenin onur meselesi haline gelmişse! Bu bayramı kim nerede nasıl kutlamalı.

Bu bayram, korkakların değil; bu bayram, hırsızların, vatan hainlerinin, vatan toprağını ve kimliğinin 3-5 dolara pazarlayanların değil; içinde vatan ve millet sevgisi olan kahramanların bayramıdır. Bu bayram boynunda emperyalist ülkelerin tasmalarıyla dolaşanların değil, bağımsızlığın sembolü “Hudut namustur” diyebilenlerin bayramıdır… Zaferleri yok sayan, kendisini bilge zanneden cehaletin trampetçileri, halk dalkavukları ve çanak yalayıcılar dâhil, hiç kimse Türk ordusunun zaferlerine ortak aramasın. Çünkü bu bayram onların bayramı değildir. Bu ulusun bir başkomutanı vardır. Savaşın bir başka adı Başkomutanlık meydan muharebesidir.  Türkiye Cumhuriyeti ordusunun ebedi ‘Başkomutanı’ ‘Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’tür’. Bunu herkes böyle bilsin… Çünkü O! ‘Savaşın ve barışın efendisi’ bir; Dünya lideridir.

Gerçekten de, 23 Ağustos’ta başlayıp 13 Eylül’e kadar 22 gün 22 gece boğaz boğaza, süngü süngüye süren, dünya harp tarihinin en kanlı savaşlarını anlatan tarih kitapları yok. Çünkü orduya Subay astsubay yetiştiren askeri okullar kapatıldı.  Ve halen askeri okullarda taktik ve strateji dehası olarak anlatılan en büyük savaşlarından biriydi Sakarya Meydan Muharebesi… Bir başka adı daha vardı bu kanlı savaşın. ‘Subay Savaşı’…

Siz bunu hiç duydunuz mu? Askeri tarih 22 gün geceli gündüzlü süren savaşta, savaşanlar ve ağırlıklı olarak şehit olanlar komuta heyetini yazmıştır. Bunun için Sakarya Meydan Muharebesinin diğer adına  ‘Subay Muharebesi’ denilmiştir. Bu savaşta; Türk Ordusu ‘277’ subayını şehit vermiştir.

İyi biliniz ki; Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmasaydı, 30 Ağustos 1922 zaferi de olmazdı, Cumhuriyet’te olmazdı… Bugün 85 milyon bizler iç Anadolu topraklarını sıkışmış yaşıyor olacaktık.

Bir Rus yazarın bu sözleri doğru olabilir mi? ‘Kanaatimce; Mustafa Kemal Atatürk yanlış bir milleti kurtardı’…

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
30.08.2023 21:05
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.