grandpashabet giriş grandpashabet sinavmerkezi.org bahis siteleri

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ!

Kadın yılda bir kez hatırlanıyor, ayda onlarca kadın katlediliyorsa, kadınlar çağdaşlığı terk etmiş ortaçağ artığı Arap giyim kuşamını, Yahudi tipi örtünmeyi kabullenmiş, kuma olmaya boyun eğmişse artık söyleyecek çokta şey yok.

Gündem Yayın: 07 Mart 2024 - Perşembe - Güncelleme: 07.03.2024 22:53:00
Editör -
Okuma Süresi: 9 dk.
Google News

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ!

Bu ülke her gününü kadınlar günü yapamamışsa! Kadın yılda bir kez hatırlanıyor, ayda onlarca kadın katlediliyorsa, kadınlar çağdaşlığı terk etmiş ortaçağ artığı Arap giyim kuşamını, Yahudi tipi örtünmeyi kabullenmiş, kuma olmaya boyun eğmişse artık söyleyecek çokta şey yok.

Cumhuriyet’in 100. Yılı’nda yaşadıklarımızdan öğrenemediğimiz o kadar çok şey var ki! Öncelikle Cumhuriyetin özgürlük ve çoğulculuk olduğunu öğrenemedik…  Cumhuriyetin; din ve vicdan özgürlüğü olduğunu, bilim, gelecek ve aydınlanma olduğunu öğrenemedik…  Öğretemedik.

Cumhuriyet en çok da kadın için eşitlik ister. Cumhuriyetin dört duvar arasından çıkardığı kadınları çağdaş yaşamla buluşturduğunu, ülkenin eşit yurttaşları haline getirdiğini ve en çok kadınlar tarafından inatla, dirençle savunulması gerçeğini kadınlarımız hâlâ anlatamadıysak. Bugün bile ataerkil olmakla direndiğimiz bir noktada Dünya kadınlar gününü nasıl hangi gerekçeyle kutlamalıyız?

Birçok Avrupa ülkelerinden önce seçme seçilme hakkı almış olmanın, eğitim kapıları sonuna kadar açılmışken, bugün karanlığa adım adım yürümeyi anlamak mümkün değil.

Kendisine özgürlük ve yaşamda kendi hür iradesi ile karar verme yetisini veren Mustafa Kemal Atatürk’e minnet ve şükran duyması gereken Türk kadını. Koro halinde küfredenlere eşlik ediyor olması ne kadar acı!

Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk milleti için özellikle yapmak istediği şey, bir düşünce ve anlayış değişikliğidir. Bu değişiklik, toplumsal gelişimin ve çağdaş devlet olmanın ana unsurları olan Eğitim, Hukuk, Sosyal, İktisat ve Kültürel ‘Devrimlerle’ beslenmesidir. En zor savaş böyle verilmiştir. Bu savaşta ülkenin çokta başarılı olduğu söylenemez. Kadın kendisine biçilen rol modelin dışına çıkamamış, erkeğin kendisine biçtiği rolün oyuncusu olmasından öteye geçmemiştir. Eğitim seviyesi yüksek olan kadınlar dahi dindarlık adıyla ev kadınlığı rolüne soyunduğu gerçeği saklamaya yetmez. Yüksekokul mezunu kadın bir mühendis evde oturuyor çocuk doğuruyorsa. Mühendisliğinin herhangi bir anlamı yoktur. Kadın asli görevi biyolojik olarak böyledir. Ama aldığı eğitim onu müspet ilimde insanlığa hizmet için yetiştirmiştir.

Toplumun bir kısmının dogmatik kurallara bağlılığından çözümlenememiş olması, çıkar odaklı siyasi politikaların egemen kılınması, başarının önündeki en açık delil ve engeldir. Bu ülkede siyasete soyunmuş ve aktif siyaset içinde olan kadınların dahi hemcinslerine yönelik çalışmalar yerine kendi çıkar ve yaşam konforu için bu yolu seçtiği açıkça ortadadır.

Bu toprakların üzerinde çocuk yaştaki genç nişanlı kızların gözyaşları vardır. Bunun için bu topraklara kutsal diyoruz. Kanla irfanla kurulmuş bu topraklara bunun için ‘vatan’ diyoruz. Bugün kazandığımız tüm toplumsal değerler, bir kısım kadınlarında içinde olup desteklediği ihvan ideolojisinin anlayışı içinde demografik yapı altüst ediliyor. Farkında değil.

Bir kısım kadın sessiz.

Cumhuriyet’in özgürleştirdiği hayat sayesinde eğitim hakkına kavuşan, iyi bir kısmet ve biçki nakışla sınırlanan varoluşları, nasıl ki; laboratuvarlara, akademi kürsülerine, yargı kürsülerine, amfilere, göklere, sokağa taşıyan bilim kadınları saçtıkları ışıkla çevresini aydınlatmayı sürdürüyor.

Fırsatları yakalamak yerine sahtekâr siyasetçilerin yalanlarıyla öne sürdükleri oyuna alet edilmiş, aklını kiraya vermiş kadınlarımız var.

Tarikatlara, İslami terör örgütlerinde odalık olan, muta nikâhına boyun eğmiş kadılar varken. Medeni nikâhının dahi Diyanete kıydıracak kadar akıl dışı mantığı ile yaşıyorsa suç erkeğin değil. Kadının bu tür yaşamı benimseyip kabullenmesindendir.

Kadınlarımız; cehaletin baskın geldiği Türkiye’de; sivilleşme yerine, ideolojik bir kabuğa sarılarak, bölündüğünün, yok olmanın eşiğine geldiğinin farkına vardığında her şey çok geç olmuş olacaktır.

21 yy’de dahi sokağa özgürce çıkamıyor, yoksulluk en çok kadın ve çocukları vuruyor ve incitiyorsa. Devletle, siyasi yapıyı birbirine karıştırıp bir siyasi partiye biat ediyorsa kör sağır ya da çaresizdir.

Antalya TED Koleji Edebiyat Öğretmeni Emine Karakaş, Cumhuriyetin 100ncü yılında ülkenin geldiği durumu özetlediği konuşması karşılığı önce tutuklandı. Sonra öğretmen mesleğinden atıldı. Bunun aslı şudur. Kadınlar kendilerine verilmiş çağdaş hukuk sistemindeki yerlerini söke, söke alabilme güçlerini her geçen gün kaybetmesindendir. Sadece Emine öğretmen mi? Elbette ki değil. Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerini savunan avukat bir kadın, ortaçağ artığı Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarının tarikatların hedef tahtası haline getirilmesiyle Çağdaş Türkiye’nin bir kurumu adıyla bildiğimiz Diyanet başkanlığının tarikat yanlısı olması ile Avukat kadın tutuklanıyor.

Cumhuriyeti yıkmak için kadınları kullanıyorlar.

Benim anlatmak istediğimi ciplerle gezen, villa ve kasırlarda oturan, keyfiyetle Londra, Paris sokaklarını arşınlayan din tacirlerinin kapatmaları değil. Benim derdim bu ülkenin şehirlerinin çeperlerinde, varoşlarında yaşayan, ne yemek yapacağını, beslenme çantasına ne koyacağını, elektrik, su parasını nasıl ödeyip, nasıl tedavi olacağını düşünen, hastane yolunu tutamayan, ilaçlarını alamayan, Pazar artıklarını muhtaç edilmiş kadınların düzenli yoksullaştırılarak kendilerine bağımlı hale getiren siyaset soytarılarına alet olmaları.

Siyasilerin kendi politikalarını yaymak ve yaygınlaştırmak amacıyla, ellerine sıkıştırdığı üç kuruş parayla karanlık ideolojilerine ortak ettikleri kadınları ve milletin vergileriyle alınmış gıda paketlerini minibüslere doldurup,  mahalle, mahalle oy devşirmeleri için kapıları çaldırıp gıda dağıtarak yurdum kadınlarını yine kadınlar kandırıyor. O kadınlara sorun ki; cevap veremesinler. Sizleri bir paket makarnaya muhtaç edenleri saltanatına oy vermeyin.

Mahallelere dağıtılan, aydınlığı kapatıp karanlığın kapılarını açacak olan, yalan ve geleceği olmayan vaatlerle dolu el broşürlerini, koltuk altlarına sıkıştırdıkları makarna paketleriyle kapılarınızı çalmaktan asla vazgeçmeyecekler. Onlar; ellerine verilen 200 liralık harçlıkla cumhuriyete olan düşmanlığın bile farkında değiller. Siyaset arenası içinde kirli politikalar için kullanılan o kadınlar neye hizmet ettiklerini dahi bilmiyorlar.

Kandırılan analarımız, bacılarımız bizi biz yapan Anadolu kadınları lütfen aklınızı başınıza devşirin. Bunun neresi milli, neresi ahlaki? Önce bunu sorgulayın. Bunun içindir ki hayat; 10 bin liraya bir akşam yemeği yiyenlerle o parayı 1 ay ev geçindirenler arasında yaşanıyor.

Onlar senin sırtından vahşice aldıkları soyguna ulaşmış vergileri ile dünya turları yaparken, sen marketleri geziyor, akşam pazara çıkıyorsan bu işte ters giden bir şey yok mu? Senin oy verdiklerin bodrumda koy alır. ABD çiftlik alır. Gökdelen diker. Diğerleri gemi alır. Bir diğerleri İngiltere’de malikâne alırken sen ekmek kuyruğunda 3 kuruş ucuz paraya ekmek almak için beklersin.

Bu ülkede yoksullar çöpten rızık, pazarlardan atık topluyorsa, meydanlara açız diye bağıramıyor sabrediyorsa. Sendika ağaları işçi sınıfının sırtından binlerce lira maaş alıp saltanat sürüyorsa, emekli, işçi, memur ev kirasını, elektriği, suyu ödeyemiyorsa ülkenin %25’i açlık içinde, %50’si yoksulluk sınırının altındaysa! Suriyeliye bahçe içinde 25 bin konut yapılıyor bu ülkenin insanı evsiz ise! Birileri çoklu maaş alıyor, sen seyrediyorsan… Kimliğimiz, Doğamız, yaşam alanlarımız ya talan edilmiş, ya peşkeş çekilmiş ya da satılmış ve sen, ben elimiz böğrümüzde izliyorsak, siyaseten suçlu arama suçlu biziz. Kendimizi zincirle-ten biziz. Ev, ev dağıtılan broşürlerin aktörlerin kimliksizlikleridir.

Aklınızda olsun. Bizim bir vatanımız var. Adı Türkiye. Dili Türkçe ana teması vatan. Adı ‘Ana vatan’… Adının kutsallığını anadan alan bu topraklara vatanımız diyoruz.

Vatan dürüst bir adam tarafından inşa edilir. Ve bir hain tarafından yok edilir. Haine cesareti etrafındaki diğer hainler verir. Arap masallarına inandığınız kadar, Atatürk’e ve devrimlerine inanmış olsaydınız şimdiye kadar hayalini kurduğunuz yaşam cennetinizi Türkiye’de kurmuş olurdunuz.

Bu ülkenin elleri ayakları öpülesi yüreği güzel, cumhuriyet kadınlarımızın Dünya kadınlar gününü kutluyorum. 

#
Yorumlar (1)
Ahmet Serdar
10.03.2024 12:45
Harika bir makale....Yüreğinize kaleminize sağlık...
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.