|
||
2020’NİN… 2021 YILINA MİRASI… | ||
Bu küçücük şehirde Sağlık çalışanlarının sesi, kulağı, gözü olmak için aylarca yazdım. Hatta yönetici, ahlaksızlıklarını. Dönen dolapları yazdım. Ne muhalefet. Ne iktidar bu sesi duymadı. Veya duymazdan geldi… İdarenin mektebi yoktur. İnsan odaklı üretilen hizmetlerde adamcılık varsa, huzurda yoktur. Onlar çok şey istemiyorlar. Görev taksimi yaparken adil olun diyorlar. Döner sermaye bir hak ise paylaşımda adil olun diyorlar. Mesai mefhumları içinde görev, nöbet, istirahat, izin vb donanımlarda adil olun diyorlar. | ||
GÜNDEM Haberi | ||
![]() |
||
|
||
‘Namuslu olmak, ne zor şeymiş bu ülkede’. Sabahattin Ali… Benim paramla; Patronlar ve Sermaye korunmaya devam edecek. Bu yıl 923 milyar vergi toplanacak. Bu verginin 265,5 Milyarı KDV’den. Yani; Çocuk mamasından ve bezinden. İçtiğimiz su. Yoksulun ekmeğinden alınacak... Kotralardan. Yatlara. Bu lüks keyif binitlerine verilen yakıtlar, Pırlantalar hariç. Verginin 213,2 Milyar kısmı ÖTV’den. Cep telefonlarından, otomobillerden, ev eşyalarından. Geriye kalan kısmı, MTV. Ceza ve harçlardan karşılanacak. Kısaca cebinize giren 100 liranın 52 lirasını suya sabuna dokunmadan devlet elimizden alacak. Alacakta nereye mi gidecek? Burası meçhul. İsyanı olmayan insanın erdemi olmaz… Nasıl ki; devletin anayasadan kaynaklanan vergi alma hakkı varsa, benimde, bu vergilerin nerelere harcandığını, etkin ve verimli kullanılıp kullanılmadığını, bunların denetlendiğini görme ve izleme hakkım var... Benim paramı kullanan, bana yönelik ne yapıyorsun sorusunu bu işi ulemaya sor diyene hiçbir şey soramamışsanız. Bu ülkenin yüzde 47’si açlık sınırında yaşıyorsa. Bunca toplanan vergi, harç ve cezalara rağmen bütçede açık 245 milyar liracıksa. İhale zengini (5) müteahhidin vergileri bir kalemde siliniyor. Bunlara 2020 yılında 128 kez vergi indirimi ve bazı kalemlerinde muafiyet getirilmiş ise. Bu yılda bunlar olacak demektir. Sıkın dişinizi 2021 yılının bitmesine 360 gün 6 saat kaldı. Vergilerin hangi kalemde yok edildiğini umursamayan bir toplumun kendisini savunması mümkün değildir ki… Bu ülkede eğitim paralı. Bu ülkede sağlık paralı. Bu ülkede hukuk paralı. Bu ülkede hazine garantili, yap işlet modeli ile yapılmış, Yollar. Köprüler. Geçit ve Tüneller paralı. Bu ülkede Hastane ye gitmeden, üzerinden geçmediği köprü, tünel ve yollar için ekstra para ödeyen millete hiçbir şey denmez. Bu ülkede tükettiği elektriğin bedeli haricinde yüzde 67 daha fazla fatura bedeli ödeyen millete hiçbir şey denmez. Bu ülkede bir millet elektrik üzerinden ettiği karın dışında; şirkete Temsil Ağırla adı altında düğün dernek, iş seyahatleri, kira, ısınma ve aydınlanma. Viski ve fahişe paraları ile otomobil yakıt bedellerini de fatura kapsamına ödüyor olacaksa bu millete hiçbir şey denmez. Bu ülkede döviz bazında yüzde 39 yoksullaştırılmış olmasının yanında dövizle maaş almadığı için döviz kurunda, Akaryakıt, doğalgaz, Elektrik, Köprü, Yol, Tünel geçiş ücretleri ödeyen millete hiçbir şey denmez. Dünya’da ene şaibeli Çin firmasından alınan aşılar geldi. Ne kadar etkin? Ne kadar yetecek? Kimler öncelik alacak? Kimler seyirci kalacak. Göreceğiz. Bu ülkede üniversite mezunları gençler, işsiz, borçlu ve mutsuz ise… Diploması olmayan cahiller üç yerden maaş alamaya devam ederken, bu kişilere devlet adamı payesi verilenlere biat ediliyorsa; bu millete hiçbir şey denmez. Eskiden yüz kızartıcı suçlar vardı. Hırsızlık. Yolsuzluk, Gasp. Cinayet. Kadın ticareti, Tecavüz. Günümüzde bu suçlar sıradanlık kazanırken yüz kızartıcı suç. “Düşünce” oldu… Bütün dünya ülkelerinde cezaevleri kapatılırken, bizde yüzlerce cezaevi açılıyor. Geçmişte; Nazım Hikmet’i, Sabahattin Ali’yi hücreye tıkanlar vardı. İyi biliniz ki; bugünde yeni nesil Nazım Hikmet’ler, Sabahattin Ali’ler hücrelerde… 17-25 Aralık’ta çikolata kutuları içinde rüşvetle yakalanan, kuran ayetine hakaret eden adam Büyük elçi olarak ödülünü alacaktır. Parti devletinde; elbette ki partizanlar, Büyük Elçi, Genel Müdür, General, Rektör vb olacaktır. Eşler ve arkadaşları akrabalar. Oğulların arkadaşları, kızların okul arkadaşları devletin en katmerli yerinde kendilerine yer bulacaklardır. Bir ülkede saraylar varsa; içinde, çevresinde mutlaka Palyaçolar, Soytarılar, Şamar oğlanları, Dalkavuklar olacaktır. Başka! Dadılar, halayıklar, hizmetçiler, aşçılar hatta dolu kilerler olacaktır. Birbirlerine ağza alınmayacak hakaretler yağdıran kişilerin ülke yönetiminde bunlar zaten olağandır. Bunun içindir ki, 2021 yılın ilk yazısında, hırsızları, vurguncuları, talancıları. Arsızları utanmazları yazacak değilim. Onlar 2020 yılın en muteber kimlikleri idi… Ve de cehalet… 2020 yılının en etkisiz sloganı, “Ölüyoruz” diye feryat eden sağlıkçılar. Kim duydu. Kimler etkilendi? Hangi sorunlarına eğildiler. Sadece paralı hastanın yüzünü gören profesöre 26 bin liracık veren anlayış, sıradan hasta başında 24 saat bekleyen hemşireye 50 lirayı çok gören soytarılık. Bu soytarılığı belirleyen bir yönetişim aczi içine düşmüş ise bu kurum. Çekin kuyruğunu gitsin demek yerine; düzeltilmesi için feryat eden insanların sesini duymazdan gelmek, en hafif şekliyle! Ellerine geçirdikleri fırsatları kendi lehine kullanan dönem ibişleri. Bu kentin kutuplarıyla sarmal haldeler. Bunun içindir ki; 2021 yılı bu itliğin üzerine kuş kondurmaz... Bu küçücük şehirde Sağlık çalışanlarının sesi, kulağı, gözü olmak için aylarca yazdım. Hatta yönetici, ahlaksızlıklarını. Dönen dolapları yazdım. Ne muhalefet. Ne iktidar bu sesi duymadı. Veya duymazdan geldi… İdarenin mektebi yoktur. İnsan odaklı üretilen hizmetlerde adamcılık varsa, huzurda yoktur. Onlar çok şey istemiyorlar. Görev taksimi yaparken adil olun diyorlar. Döner sermaye bir hak ise paylaşımda adil olun diyorlar. Mesai mefhumları içinde görev, nöbet, istirahat, izin vb donanımlarda adil olun diyorlar. Onlar; ben bu mesleğin eğitimini almış, atanmış bir memuruyum. Hukuksal davranışta adil olun diyorlar. Ben bulaşıcı hastalıklar içinde görev yapıyorum. Standardın altında koruyucuyu ekipmanı kullanmaya zorlamayın, dünya standardında korunmak istiyorum. Bunu sağlamak sizlerin görevidir diyorlar. Bu bir “meslek hastalığıdır”… “Ölüyoruz”… “Ailelerimize karşı sorumluluklarımız var”... “Bu hakkımızı yasalaştırın”… İstiyorlar. Çok şey mi istiyorlar. Türkiye sınırları içinde mutasyona uğramış 15 hasta tespit edilmiş. Daha hızlı yayılmacı. Daha hızlı bulaştırıcı. Bir teselli var, Corona 19 gibi öldürüyormuş. Bu virüsün adı “Mutant”… Hakları ödenmeyen sağlıkçılara muhtacız… Bu millet dişinden tırnağında artırıp bu devlete vergilerini birileri hiç etsin, millet malına çöreklensinler diye değil. Milletin emanetlerini arpalık yapsınlar diye değil. Sağlık için, Eğitim ve İç ve Dış güvenliği, Hukukun üstünlüğü için ödüyorlar. Olunca; olur; inşallah! Bir okuyucum bana yorum yazmış. “Mustafa abi bavullar toplanmamış”… Okuyucuma bavul için mini bir haber. İddia edilen odur ki; efendinin atamasını yapan muhterem demiş ki; “ben istifa et demeden edemezsin. Sen işine bak demiş”. Böyle olur bavulların toplanmasında son dönemeç. Ayrılmak isteyene yeni yer ayarlanacak. Yerine getirilecek yeni adam ayarlanacak. Giden yerine gelecek olan için referans olup, itaatkarlık sözü verecek… Bu yetmez. Giden ortalığı toparlayacak. İzler kaybolacak. Açıklar kapatılacak. Sırtlar sıvazlanacak. Gidilecek yer arpalık olur ya da olmaz. Personel kendini ısırtır ya da ısırtmaz. İhaleler şeffaftır. Kimse çomak sokamaz. Orada devlet birimi borçlanmaz. Memleketin gerçek pürmelâli… Bu ülkede 90 bin cami var. Bu camilerin hepsinin ya altında, ya yanında marketler dükkânlar var. Hepside cami yaptırma derneğine veya vakıflara ait. Ancak bir tek camii altında “aşevi” yok, “yetimhane” yok. “Yoksula evsize” bir çatı yok. Bu nasıl bir Müslümanlıktır ki; benim Allah’a nasıl dua edeceğime karışır. Bu nasıl bir Müslümanlıktır ki; benin değerlerime saldırır. Parayı katmerli kaldırır. Bu nasıl bir Müslümanlıktır ki; yoksul halkın sırtından toplanan vergilerle dünyanın dört bir yanına milyar dolarla camiler yapar. Adama sormazlar mı? “Sen; Suudi Arabistan’dan daha mı zenginsin” diye. 2021 yılında yurt dışına camii yapımına devam edilecek. Hatta yurt dışında partili cumhurbaşkanı adına yaptırılmış içi donatılmış hastaneler ve okullar. Buralara paralar gidecek. Tunus’tan sonra Kim bilir hangi ülkeye mali destek sağlanacak. IMF borcu silinecek. Afrika’da kiralanmış olan 5 milyon dönüm tarlaları kimler ekip biçecek ve ne kadar teşvik alacak. Yakıtlara zam gelecek. Mahdumun Amerika’daki gökdelen inşasına hangi doğalgaz şirketi ne kadar destek verecek. Kaç devlet malı, vakıflara halka rağmen peşkeş çekilecek. 2021 yılı daha samcılı olacağı kesin. Bu ülkenin birkaç akademisyeni 2020 den 2021’e… Yalakalığı. İstismarı. Bilimin içine sokan isimlerinin önünde akademik unvan olan soytarılar. Bu halka ettikleri hakaretler. Prof. Dr. Ahmet Maranki; “Cahil halkın ferasetine güveniyorum”… Adam haklı… Prof Dr. Ebubekir sofuoğlu; “Üniversiteler Fuhuş Yuvası”… Bu adam şerefsiz. Prof. Dr. Enver Bozkurt öğrencilere isim. İsim sayarak; “Terörist, Vatan haini, fahişe”… Bu adam kendisini söylüyor. Prof dr. Bingür Sönmez Sinovac aşısı olmam diyenlere “Aşı olmayan vatan hainidir”... Refik Saydam Hıfzısıhha enstitüsünü kapatan mı, aşı olmam diyen mi yoksa kendisimi vatan haini? Bir ülke kurucusuna, rejimine sövüyorsa, Monarşi gelecektir. Polis bu ülkede öğretmen dövüyorsa. Bir ülkede jandarma haklı direniş içinde olan işçiye saldırıyorsa. Bu ülkede güvenlik güçleri ormanları, doğal alanları yağmalayanlara direnen halka zulmediyor, bir avuç rantçıyı koruyorsa. Bu güçler yetkilerini anayasadan değil. Tek adamdan alıyorlar demektir. Bu ülkeyi nelerin beklediğini çok iyi düşünmek gerekir. Aslında bu durum Pandemi’den daha tehlikeli. Bu erozyon toplumu uçuruma yuvarlıyorken sadece seyredenler, zevahiri kurtardıklarını düşünenler elbette olacaktır. Bunların Türkiye Cumhuriyeti ile aralarında bir husumet, bir kan davası var… Cumhuriyete ve kurucusuna alerji duyuyorlar! Oysa bugün bu sınırların içinde yaşayan herkim olursa olsun. Tümü, bugün ki; mevcudiyetini Türkiye Cumhuriyeti'ne borçlu olduklarını unutan, keşke Yunan kazansaydı diyebilen bir soytarı ve arkasına takılan Dümbüllüler. Bir kilside zangoç olamayacakların, bir papaza erkek fahişe olmayı kabullenmelerini yazacak değilim. 2020 yılı sancılı yıldı. Korkmayın 2021 yılının bitmesine 360 gün 6 saat kaldı. Nemi değişecek bugüne kadar oluşmuş değişimlerin uygulamasında oluşacak baskılar daha da bir güzel olacak. |
||
|
||
Etiketler: 2020’NİN…, 2021, YILINA, MİRASI…, |